ÜÇ BİLİNMEYENLİ DENKLEM – X

Okul yıllarımızda cebir dersindeki üslü kemiyetler, köklü kemiyetler, denklemler konularını hepimiz hatırlarız. Üç bilinmeyenli denklemler de bu serinin bir parçası idi. Hayat da aslında bir matematik diyebiliriz, onunda birçok bilinenleri ve bilinmeyenleri var. Yetmiş yaşında biri olarak insanları olayları en az elli yıllık bir tecrübe ışığında değerlendirdiğimde birçoğunu çözebiliyorum ve anlamlandırabiliyorum. Ne var ki bazı durumları ve insanları ise hala çözebilmiş değilim. Onu için bu yazımda çözemediğim durumların üç tanesini sizlerle paylaşmak istiyorum.

İlk bilinmeyen (X) sırasını Doğu Perinçek’e vermek istiyorum. Somut olarak onun ilk adını gençlik yıllarımda sarı kapaklı kalınca bir kitabın üzerinde okudum (TİKKO davası/SAVUNMA) 1942 doğumlu olan Doğu Perinçek’in geçmişine baktığımızda, Hukuk Fakültesi mezuniyeti, 1968’de hukuk doktoru kariyerine kavuşması, (Dev-Genç) genel başkanlığı, 12 Mart muhtırasının ardından yargılandığı TİİKP davasından alınan mahkûmiyet, 1974 affıyla dışarı çıkış, 1978’de Türkiye İşçi Köylü Partisini kurması, Aydınlık ve 2000’e Doğru isimli yayın organlarını çıkarması, 12 Eylül 1980 darbesinin ardından tutuklanması ve 5 yıl kadar hapis yatması, mahkemede ve çeşitli yayın organlarında darbeyi savunan açıklamalarda bulunması, 1990 yılında Diyarbakır cezaevinde 3 ay tutukluluk, 1991 yılında Sosyalist Parti Başkanlığı, 1992’de İşçi Parti başkanlığı, “Ordumuz tankları resmi geçit için almadı” sözleriyle 28 Şubat sürecine verdiği destek, 2008 yılında Ergenekon davasından tutuklanış ve alınan 117 yıllık mahkûmiyet, sonrasında özel mahkemelerin kaldırılması ile 2014 yılında tahliye edilişi, İşçi Partisinin Vatan Partisi olarak isim değişikliği, hayatının belli satır başları olarak hatırlanır.

Bütün bunlara ilave olarak 2000 yılında Bekaa Vadisinde Abdullah Öcalan’la verdiği gülücüklü ve çiçek vermeli görüntüler de çok konuşuldu. 2005 yılında İsviçre’deki soykırımın inkârını suç sayan yasanın anlamsızlığını dünyaya duyurma bahtiyarlığı da ona kısmet oldu. 2018 yılında yasa gereği yüz bin imza ile aday olduğu Cumhurbaşkanlığı seçiminden 98 bin oy aldı. Kendisinin otuzun üstünde yayınlanmış kitabı olduğunu da belirtelim. Burada özetlenenler aslında onun hayatının çok kısa bir özeti. Buradan anlaşılacağı üzere çok mücadeleci ve fırtınalı bir geçmişi var. Aslında o günlerde de çelişkili ve anlaşılmaz çizgisi olmakla birlikte son aylardaki kadar beni şaşırtmadı. Öncelikle muhalefete muhalefet yapma tarzı bizlere çok tuhaf gelse de iktidar tarafından çok sevilen bir kişi haline getirdi kendisini. “Düğün değil, bayram değil, dün ben bunca çileyi çekerken seyirci olan bu sistem neden beni sever oldu” diye düşünmüyor mudur acaba? Yoksa “Çok çektim artık akıllandım biraz rahat etmek benim de hakkım” diye mi düşünüyor?

Bütün bunlar benim bilinmezlik depomda saklı kalacak. Bir çözen olursa ben de yararlanırım. Fakat konulara farklı bir yaklaşımı deneyeceğim bundan böyle. Dedektif filmlerinde herhangi bir olayın failini bulmak için ilk olarak “Kimin yararına ya da sonucundan kim yararlanıyor” sorusunu sorarak işe başlanıyor. Çoğu kez de olayın ve durumun faili üst aklı sonuçtan yararlanan çıkabiliyor.

Tagged: Tags

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *