İKİ İSTİFA VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

Geçtiğimiz günlerde iki milletvekilinin istifası gündemi epey meşgul etti. Bunlardan birisi siyasete CHP’de başlayıp ardından Memleket Partisi’ne geçen ve oradan da ayrılarak çeşitli seçenekler arasında turladıktan sonra AK Parti’de karar kılan Teğmen Mehmet Ali Çelebi, diğeri ise AK Parti milletvekilliğinden ayrılan ve İYİ Parti’ye yönelen Ahmet Eşref Fakıbaba idi. Ben bu tür transferlere karşı önyargılı değilim. Bizim mahalleye gelirse kahraman, karşı mahalleye giderse hain, fırıldak, dönek gibi etiketlerin peşin olarak yapıştırılmasını da doğru bulmam. İşin derinliğini iç dünyaları bilmediğim için bizim yapacağımız değerlendirmeler belki de oldukça yüzeysel kalacaklardır.

Bence Teğmen Mehmet Ali Çelebi’nin gidişinden çok gelişi sorgulanmalıydı önce. Kılıçdaroğlu’nun hata hanesindeki çiziklerden biri olarak işaretledim zihnimde ben onu. Birçok kişiyle birlikte epey mağduriyet yaşadığı, çile çektiği, haksızlığa uğradığı doğrudur. Ama bütün bunlar milletvekili olmasına yetecek gerekçeler olamaz. Bu çıkış noktası ile Türkiye’nin yarısının milletvekili olması gerekir. İnsanlar bu görevler için seçilirken bu sorumluluğu taşıma gücü çok iyi test edilmeli. Yoksa gelen ve giden tarafların birbirleri ile ilgili attığı yüz kızartıcı tweet’leri silmekle geçer ömürleri. Hadi diyelim dijital dünyadan sildiniz, zihinlerden nasıl silinecek dünde söylenenler ve yaşananlar.

Benim asıl dikkatimi çeken husus ise kendisine rozet takma töreninde yaşananlar idi. Hakkını vermeli Teğmen çok şahane konuştu. Hamaset yüklü bu konuşmanın ardından Sayın Cumhurbaşkanı kendisine parti rozetini taktı. Kendisini Mustafa Kemal’in askeri ve Kuvayi Milliyeci olarak takdim eden Çelebi’nin bu özelliklerine değinmeden daha önemli konulara geçildi. Cumhurbaşkanı önce kürsüde olmayan Çelebi’nin eşini el işareti ile gelmesini sağladı. Daha sonra Teğmen Çelebi’nin ardından onun elini uzun süre sıktı. Ardından “Kaç çocuk var?” sorusu ile asıl konuya girdi. “Bir çocuk var, kariyer yapıyor” cevabını yeterli bulmamış olacak ki “Kariyeri falan boş ver, çocuk yap” tavsiyesini tekrarladı. Arkasından da “Bir yetmez. PKK’nın 5, 10, 15 çocuğu var” diyerek terörle mücadelenin bir başka yönüne dikkat çekmiş oldu. Bana göre bu diyalog perdeyi viran eyledi. Tabii o sırada Cumhurbaşkanının sözünün üstüne kimsenin söz söylemesi düşünülemez. Ama akşam eve gittiklerinde genç çift aralarında durumu nasıl değerlendirmişlerdir diye merak ettim doğrusu. “Hanım sen doktorayı, kariyeri bir tarafa bırak. Cumhurbaşkanımızın dediklerini duydun. Onun talimatı doğrultusunda biz geç kalmadan çocukların sayısını artırmanın yollarını arayalım” diye mi düşündüler, yoksa “Şu düştüğümüz duruma bak. Kadın bu toplumun eşit ve kıymetli bir üyesi değil mi? Kuluçka makinası gibi sadece çocuk doğurmaktan mı ibaret kadının görevi” diye düşünerek canları biraz sıkılmış mıdır acaba? Ama bize yine de hayırlı olsun demek düşer. Bakalım kendilerini nasıl bir gelecek bekliyor. Ön cephede eski mahallesine karşı olabildiğince kullandıktan sonra liste dışı kalmak da var kaderde. Bekleyelim. Görelim.

İkinci istifa, Ahmet Eşref Fakıbaba’nın AKP’den istifası Teğmen Çelebi’ye göre daha az defolu idi sanki. Eskiden beri böyle durumlarda söylenen “Partiden ayrılıyorsun, hadi milletvekilliğinden de ayrıl da göreyim seni” gibi sorgulamayı da engellemek için milletvekilliğinden de istifa etmesi doğru olmuştur. Bunun da geçerli olması Meclisin kabulüne bağlı olmakla birlikte bunu göze almakta önemli. Bir de geçmişine baktığımızda partisi tarafından aday gösterilmemesine rağmen Şanlıurfa’da %44 oy alarak bağımsız belediye başkanı seçilmesi özgül ağırlığının Çelebiye göre oldukça fazla olduğunun bir göstergesi bana göre.

Hadi hayırlısı gelecek günler ne gösterecek bakalım.

Tagged: Tags

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *