Bu yazımda size tanıtımını yapacağım eser Banu Ertuğrul ve Onur Ertuğrul™un ürünü. Buna tam olarak kitap denebilir mi bilemiyorum. Hikâye, roman, şiir, deneme gibi sınıflandırdığımız türlere hiç benzemiyor. Bu esere bir derleme, bir proje ya da tasarım demek belki daha uygun olacaktır. Kendileri eserin önsözünde “Hissikablelvuku” sözcüğünden yola çıkarak bu tasarımı gerçekleştirdiklerini ifade etmektedirler. Bir yıl boyunca çoğunlukla Farsça ve Arapça kökenli, bugün için birçoğu unutulmaya yüz tutmaya başlamış, kelime oyunu yarışmasında naftalin kokan şeklinde ipucu verilen bu kelimeler derlenmiş. Sonra bunların ne anlama geldikleri kayda geçirilmiş. Daha sonra kitap şeklinde tasarlanırken sayfanın sol tarafına derlenmiş olan 365 sözcüğün bir veya birkaçı sözlük anlamları ile birlikte yer alması sağlanmış. Hemen o sayfanın simetriği durumundaki sağ tarafa da o kelimenin içine yerleşmiş olan kıymetli yazarlardan alıntılar yerleştirilmiş.
Bu durum biraz da bana yıllar önce ortaokul sıralarında iken Türkçe derslerinde yaptığımız parça inceleme çalışmalarını hatırlattı. O zamanlar da öğretmenlerimiz ders işlenirken parçanın okunması, anlatılması, yabancı kelimelerin bulunması, kelimelerin sözlükte anlamlarının bulunarak karşılıklarının deftere yazılması, bu yabancı kelimelerin cümlede kullanılması şeklinde artık klasikleşmiş bir yol izlerdi. Her yazılı yoklama sınavında da verilen beş kelimenin cümlede kullanılması sorulardan biri olurdu. Hiç unutmam bir arkadaş beş ayrı kelimeyi beş kez aynı cümlede kullanınca cevabının geçersiz sayılması üzerine öğretmen ile aralarında epey tartışma yaşanmıştı. Arkadaşımız “Okuduğumuz parçada … kelimesi geçiyordu” şeklindeki cümlesinin boşluğuna sorudaki kelimeleri sırası ile yazarak hepsi aynı da olsa beş cümle yazmıştı. Zekâ ve kurnazlık kokan bu cevap teknik olarak gerçekten doğru ve geçerli sayılmalı idi ona göre. Ama yine de öğretmen haklı çıktı galiba.
Bu açıdan bakınca ciltli, iyi kalite kâğıda yapılmış baskısına bakarak bu kitap Türkçe ve Edebiyat dersi için geniş kapsamlı bir dönem ödevi, hatta tez çalışması bile olarak değerlendirilebilir.
Kitabı tasarlayanların kitapta sadece kendilerine ait önsöz niyetine yazdıkları 5-6 sayfalık takdim yazısı şeklindeki bir girişten bir miktar alıntı yapmazsak haksızlık olur düşüncesi ile bu satırları da sizinle buluşturmak istiyorum.
“… Velhasıl kelimeler bazen feryadımız, bazen sistemimiz, bazen de isyanımız oldu. Her kelime bir umut oldu. Her kelime bir nefes oldu. Nefes aldık, nefes verdik. Pek çok açıdan eleştirildik, pek çok övgüye mazhar olduk. Pek çok anı biriktirdik, pek çok kelime sevdalısı insan tanıdık bu güzel vesileyle. Kelimeler vücuda geldiler… Sokaklarda kelimeler duyduk, kelimeler gördük. Poster oldular, defter oldular, çanta oldular, bardak oldular ve sonunda kitap oldular…”
Sabahattin Ali™den Nazım Hikmet™e, Reşat Nuri™den Yakup Kadri™ye onlarca yazarın ve şairin satırları arasında kısa ve keyifli bir nostalji yolculuğuna çıkmak isteyenlerin şöyle bir göz atmaları için bir iki saat yetecektir umarım. “Biz zaten bunların hepsini biliyorduk” diyenler için de diyecek bir sözüm yok tabii…
Sizin bilmediginiz kelime var miydi bu 365 tane arasinda Necmi Bey?
Sevgili Mehmet
Bahsi geçen 365 kelime içinde benim hiç bilmediğim ve duymadığım yok gibi. Ama kullanma konusunda konuşma ve yazı hayatıma çok azı girebildi. Teşekkürler ve selamlar.