1961 yılında girip,1964 yılında mezun olduğum Muratlı ortaokulu Mithatpaşa İlkokulunun arada bir caddenin olduğu hemen karşısında idi.Oradan da en çok hatırladığım isimler Müdür Muammar Çağlar ,Müdürün eşi ve aynı zamanda başyardımcı Nuran Çağlar ile Resim öğretmeni Salih Baydemir’di. Zaten diğer bir çok öğretmen de kasabanın memuran takımından ve benim de mezun olduğum ilkokuldan geliyordu. Sabri,Münevver,Hüseyin öğretmenlerle amcam Fikret Mola hep İlkokuldan tanıdığım isimlerdi.Ayrıca İlçenin kaymakamı ve veterineri de duruma göre öğretim kadrosunda yer alıyordu.
Nasıl,niçin ve kim tarafından konduğunu bilmiyorum ama”Gakçı” lakabı ile anılan Müdürümüz matematik derslerine giriyordu.Elinde tuttuğu matematik kitabından(Galiba Arif Akçabay’ın kitabı idi) sıklıkla sorduğu problem hala hatırımdadır. “Abdülkadir 1800 lira parasının bir kısmını %5 bir kısmını %4 faizle bankaya yatırıyor.Abdülkadir şu kadar yıl sonra şu kadar faiz aldığına göre Abdülkadir’in % 5ten ve % 4 ten faize yatırdığı paraları bulunuz”Rakamlar ve sözcükler farklı olabilir ama problemin ana ekseni aynen böyleydi. Problemin çözümüne dayanak teşkil edecek olan F= axnxt/100 formülü zihnimde daha o zaman yer etmişti,
Müdürümüz her ne kadar Muammer Çağlar ise de asıl disiplin,otorite,yaptırım ve benzeri konularda etkin olan korkulan çekinilen kişi eşi Fizik/Kimya öğretmeni Nuran Çağlar’dı.Onunla muhatap olmak veya onun odasına çağrılmak daha ürkütücü ve endişe vericiydi.
Ortaokulumuzun tamamı 3-5 şubeden ibaretti ve her sınıfta yaklaşık 10-15 kadar kız öğrenci vardı. Derslikte kızlar en öndeki sıralarda kendilerine ayrılmış yerlerde otururdu. Bahçede de caddeye yakın bölümde kendilerine ayrılan alanlarda oyunlarını oynarlardı. Kızlardan tarafa geçme konusunda ilan edilmemiş bir yasak vardı. Oraya bir top kaçması halinde top kızlar tarafından diğer bölüme uzaklaştırılırdı.
Öğretim hayatımın tamamında vasat bir öğrenciydim. Öyle övünerek bahsedeceğim birinciliklerim ve derecelerim de olmadı. Bunun yanında negatif olarak da bir dikkat çekiciliğim olmadı.Ortaokulda ya sınıfların hepsini doğrudan geçtim yada bir yıl bütünlemeye –o zamanki deyimi ile ikmale- kalmışlığım olabilir.Bunu bile hatırlayamıyorum açıkçası.
Bu yazıyı okuyanlar resimdeki okul binasının da benim mezun olduğum ortaokulun isim değiştirmiş şekli olduğunu tahmin edeceklerdir.
“Öğretim hayatımın tamamında vasat bir öğrenciydim” cümlesini üç yıl aynı sınıfı paylaşmış biri olarak kabul etmem mümkün değil.Bir kere vasat filan değildin,sadece çok mütevazi biri olduğun için öyle söylüyorsun.
Ayrıca o kadar mütavazi de olmana hiç gerek yok hayatım…
Yani iftihar listelerine falan giremediğim için bu deyimi kullanmıştım.Kimbilir belki girenleri kıskanıyor olabilirim
Takdir belgeleriyle dolu bir eğitim-öğretim hayatı olan ben miyim kıskandığın acaba?
Yok oğlum.biz sizi niye kıskanalım?sizinle ancak gurur duyabiliriz.Bizim zamanımızda takdir,teşekkür yoktu.Şayet olsaydı takdir olmasa da teşekkür alırdım sanırım.İftihar derken annen böyle listelere girdiğini söylerdi.Belki ona ironi yapmışımdır kimbilir
Anlamıştım canım zaten, geyik yapıyordum sadece..
sizin neyinizi kiskansin sanghay rehberi, sanki cok basarili bir egitim ogretim hayati varmis da! peh!
Vardi tabii, parmakla isaret edilen ornek ogrenci oldum hep..
Hooop hooop benim sayfalarımı kişisel çekişmelerinize alet etmeyin lütfen.Bu blogun da bir ağırlığı derinliği var değil mi yani?
Doğru söylüyorsun.. Çocukla çocuk oldum bir an..
Hah işte şöyle sadete gelin yani.Abi dediğin ağırlığını hissettirmeli böyle