HONG KONG GÜNLERİ 3 / WAN CHAI’DA BİR GÜN

Bir yeri gezmenin en zevkli yolu yaya olarak yollara düşmek bence. Bu amaçla ben de Ma Wan’dan 12:00 feribotu ile Central’e geçtim. Orada beni bekleyen küçük oğlum Gençer ile buluştuktan sonra gökdelenler tarlası içindeki caddeleri arşınlamaya başladık. Bu arada Hong Kong’un dünyada gökdeleni en fazla olan şehirlerin başında geldiğini hemen eklemeliyim. Köyden indim şehre misali şehrin en işlek caddesi olan Queen’s Road üzerinde ilerlerken hemen sağımızda gördüğümüz bir tapınak ilgimizi çekti.

1840’lı yıllarda inşa edilen, zaman içinde de bazı tadilatlara uğrayan yapının (Hung Shing Temple – Hung Shing Tapınağı) en önemli özelliği yamaçtaki kayalığa inşa edilmesi. Gerçekten tapınağın bir kısmı sırtını kayalıklara dayamış biçimde tapınağın içinde ve etrafında aynen yerini almış durumda olduğunu gördük. Tapınak içeresinde tütsü yaparak ya da kendi ritüelleri doğrultusunda ibadetlerini yapan insanlar vardı.

Şu anda sahile hayli uzakta olan bu tapınağın ilk yapıldığı yıllarda sahil kıyısında olduğu zaman içinde denizin doldurulması ile içerlerde kaldığını öğrendim. Dahası yıllar içinde dolgu olarak kazanılan bu yerlerin üzerine 30-40 katlı binaların yapıldığını öğrenince şaşkınlığım bir kat daha arttı. 20 kattan daha fazla katlı bu binaların bir kısmının 50 yıldan beri ayakta olduğunu öğrenince mimaride zemin kadar belki ondan daha önemli şeyin bilim ve teknik olduğuna kanaat getirdim.

Wan Chai’da adımlarımızı atarken bu defa Lung On caddesinde yer alan Pak Tai Tapınağı’nı gördük. Onun da hatırı kalmasın diye içine girdik. Bu yapının 1863 yılında savaş tanrısı olarak bilinen Pak Tai’ye adanmış olarak yapıldığını öğrendik. Tapınak iki ana bina ve iki ek binadan oluşmaktadır. Daha önce gördüğümüz tapınaktan hayli büyük olan bu mekânda da diğerlerinde olduğu gibi farklı şekilde inananlar kendilerine özgü dini ritüellerini yerine getiriyordu.

Oğlumla Wan Chai caddelerini adımlarken hem dinlenmek hem de enerji toplamak için öğle yemeği yedik. Buralarda eğer meramınızı anlatabilirseniz her kültüre uygun yemek ve yiyecek mekânı bulmak mümkün. Karnımızı doyurduktan sonra yürüyüşümüzü sürdürdük. Bu defa karşımızda mavi boyalı ve her hali ile eski Hong Kong yapısı olduğunu tahmin ettiğimiz bir yapı gördük. İçerisine girdiğimizde tahmin ettiğimiz gibi Hong Kong’un geçmiş yüzyıldaki yaşamını hatırlatan objeler sergileniyordu.

Geçmişi 1867’lere dayanan, bir zamanlar hastane olarak kullanılan, daha sonra apartman binası olarak inşa edilen bu binada biraz vakit geçirdikten ve ayrıca bileğimdeki adımsayarın da 10 bin adıma yaklaştığını görünce dönüş vaktinin yaklaştığını düşündük. Oğlum beni feribot iskelesine ulaşabileceğim bir noktaya kadar getirdikten sonra o iş yerine geri döndü. Ben de geldiğim gibi ve güzel bir gün geçirmiş birisi olarak geri döndüm.

Tagged: Tags

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *