Güneşin kendini göstermesi ve havanın da çok güzel olması nedeni ile Fethiye gezimizin ikinci gününü Ölü deniz istikametine ayırdık. Ölü deniz şehir merkezine yaklaşık 15 kilometre uzaklığında olağanüstü güzel bir coğrafya parçası. Şehir merkezinden 3-5 dakikada bir kalkan minibüslerle ulaşmak da son derece kolay. Ayrıca gidiş yolu üzerindeki çam ormanlarının varlığı da yolculuğu çok daha keyifli hale getiriyor. Adını çok duyduğumuz fakat görme imkanına ancak ulaştığımız bu yer gerçekten tüm görüntüsü ile karşımızda seyrine doyulmayacak eşsiz bir tabloyu andırıyordu. 950 hektarlık olan ve Tabiat parkı olarak koruma altına alınan bu coğrafyaya 4,5 TL giriş ücreti ile giriliyor. Ölü denizde herkesin mayosu ile güneşlenip denize girdiğini görünce buranın Ölü değil son derece diri ve canlı bir yer olduğu kanısına vardık. Biz bir gün öncesinin yağmurlu ve serin havasının etkisi ile buraya epey giyimli olarak geldiğimizden görüntümüz diğer görüntüler ile tam bir tezat oluşturmasını da önemsemeden yolumuza devam ettik.
Ölü denizin güzelliği sadece deniz, kumsal ve yeşillikler ile sınırlı değildi kuşkusuz. Gökyüzünde 8-10 tanesi bir arada adeta bir kartal gibi süzülen ve sonra sahile adeta bir nokta inişi yapan yamaç paraşütçüleri bu tabloyu tamamlayan bir başka güzelliğin parçasıydı. Yarım saatlik bu zevki yaşayabilmek için 150 TL ödemeniz, daha sonra 2000 metre yüksekliğindeki Baba dağına 45 dakikalık bir araçla bir yolculuk yapmanız, ayrıca ve en önemlisi de biraz cesaret sahibi olmanız gerekiyor. Bütün bu sayılan koşulların özellikle sonuncusunun bizde bulunmayışı nedeni ile biz bu gösteriyi şimdilik sadece seyretmekle yetindik.
Ölü denizdeki gezimizin ardından hemen oraya yakın yerde olan ve bizim de görülmesi gereken yerler listesine aldığımız Kaya köyüne bir minibüs aktarması ile ulaştık. Bu yerleşim yerinin tarihi M.Ö. 3000 yıllarına dayandığı, az sayıdaki lahit ve kaya mezarının ise M.Ö. 4.yy ile ilişkilendirildiği edindiğimiz bilgiler arasında. Ancak yamaca dayalı olarak yapılmış 1000 den fazla yapı grubunun ise 19.yy da Levissi adıyla bilinen bir Rum yerleşim birimine ait olduğu belirtilmektedir. 2 Kilise, 1 okul, 1 Gümrük binası ve çok sayıda şapelden oluşan bu coğrafyaya İstiklal savaşından sonra yapılan mübadele ile Rumların terk ettiği evlere 2000 civarında Batı Trakya’dan gelen göçmenin yerleştiği bilgisine ulaştık.
Fethiye’nin görülmesi gereken yerlerinden biri olarak önerilen ve kente 50-60 km. uzaklıktaki “Saklı kent” ziyaretimizi zaman yetersizliği nedeni ile gerçekleştiremedik. Biz onu bir başka bir ziyarete erteledik ama giden ziyaretçilerin bizim adımıza da gezmesini isteriz.
En azindan yaniniza mayomtrak bi seyler alsaydiniz bari nolur nolmaz diyip.. Millet denize giriyo, siz orda pisiyosunuz..
Bir önceki günün yağmurlu olmasından bir sonraki günün bu kadar mükemmel olacağını da düşünemedik. Ama olsun bunlar da bir tecrübe sayılır.