Bir yazımızıda Gökçeada’da bulunan Milli Eğitim Kampında geçirdik. Tesislerin ilk açıldığı yıl olduğu için birtakım eksikleri de olsa geçmişte yaşadığımız sıkıntıları hatırlayınca burasını çok iyi bulduğumuzu söyleyebiliriz.Limanın 25-30 kilometre kadar tam tersi istikametinde olan tesislerdeki ilk gecemizde kendimizi biraz mahsur kalmış hissederek biraz ürperdik ama sonra alıştık.
Keşandaki, Danişment İl Özel idaresine ait tesislerde de birkaç dönem tatil yapma imkanımız oldu. Saroz körfezinin temiz ve serin sularını belkide ilk kez orada tanıma fırsatı bulmuştuk.
Milli Eğitim Bakanlığının Datça Kampında Akdeniz ve Ege denizin kesiştiği noktanın doğal güzelliği ile tarihsel buluşması bizi gerçekten büyüledi. Kamp gerçekten güzeldi. Tamamen bu amaçla dizayn edildiği için orada günlerimiz gayet güzel geçti. Denize uzaklığı bir kilometre kadar olduğunu görunce önceleri biraz haya lkırıklığı yaşadık ama daha sonra yörenin çeşitli koylarına, büklerine yaptığımız motor gezilerinden sonra burasının görmeden gitmenin kayıp olacağı duygusunu yaşadık.
Bodrumu da çok duymuş ama hiç gitmemiştik. Eşimim çalıştığı Ar_El Lisesinde görevli Ali bey’in organizatörlüğünde Bodrumun Gündoğan köyünde on günlük bir tatil yapma şansını da yakaladık. Gündoğan’da cennet motelde yapılan rezervasyon yeterli olmayınca bizim için hemen yakındaki Villa Lale pansiyon uygun görüldü. Orası çok daha sevimli ve egzotik bir yerdi. Kaldığımız süre için çok rahat ettik.
Yine eşimin Özel Arel Lisesinde çalıştığı yıllarda Emlakbank’ın Çeşmedeki dinlenme tesislerinde kaldığımız günlerde son derece unutulmazdı.Ortamı unutulmaz yapan şey sadece mekan değil birlikte olmaktan keyif aldığımız değerli dostlarımızdı kuşkusuz.
Her yıl başka coğrafyaları ve mekanları tanıma amacına dayalı tatil anlayışımızın daha sonra nasıl bir şekil alacağını doğrusu biz de çok çok merak ediyorduk.