Antalya dışında yaşayanların en büyük özlemi her bir köşesi cennet olan Antalya’nın Alanya, Side, Kaş, Kemer gibi beldelerinde tatil yapmak yada yerleşmektir sanırım. Ancak burada yaşayanların da Torosların eteklerinde sahip oldukları ya da kiraladıkları bahçelerinde özellikle yaz aylarını geçirmek gibi bir tutkuları olduğunu öğrendim. Misafiri olduğumuz Ayşe ve Mustafa Sözeri arkadaşlarımız da Antalya’ya 38 kilometre uzaklıkta Toros dağlarının 900 metre yükseğindeki Yarbaş Çandır köyünde bahçe içindeki evlerinde bizi iki gece ağırladılar. Şehir merkezi ile burası arasındaki 10 derecelik ısı farkını yaşayınca bu tür arayışların isabetli olduğunu düşündüm.
Köyde kaldığımız zaman içinde bahçelerindeki üzümleri, elmaları dalından koparıp yeme zevkini bize yaşattılar. Yetiştirdikleri fasulye, domates, biber, patlıcan, dere otu, maydanoz, nane, sofralarımızın vazgeçilmezi oldu. Yediğimiz sütlü mısırların hala tadı damağımızdadır. Sabahın erken saatinde kalkıp bu bitkilerin otlarını yolmak, aralarını çapalamak, kurulmuş sulama sistemini çalıştırmak mutlu bir yorgunluk duygusu yaşamamızı sağladı. Köyden Antalya’ya döndükten sonra bize aynı apartmandaki bir dostlarının boş olan evini bize tahsis ettiler. Buradan 10-15 dakika yürüme mesafesindeki Konya altı plajında denize girme keyfini ve fırsatını bize yaşattılar.
Köyden dönüşümüzün akşamı Çamlık pidecisinde bir dost meclisinin kurulması bizi çok mutlu etti. Orada bulunduğumuz hafta içinde yeğenimin düğünü, kayınbiraderimin tahliyesi, – 9 Eylül- evliliğimizin 35. yılı, gibi birden fazla mutluluğu birlikte yaşadık. Yemeğe iştirak eden arkadaşlarımızın getirdiği pastalar da geceye ayrı bir renk kattı. Daha sonraki günlerde Antalya’nın Falezlerinin kıyısındaki mutena köşelerde bize eşsiz bir görüntü ziyafeti çektiler.
Nice 35 yıllara!
Eyvallah birlikte