Özellikle sabahları yaptığımız yürüyüşleri Altınoluk’taki vazgeçilmezlerimizden biri olarak sayabilirim. Genelde evimizin bulunduğu yerden Altınoluk’a kadar olan 3-4 km. lik mesafenin yürünmesi ile başlayan ve Altınoluk’ta belli ihtiyaçların karşılanmasından sonra Edremit-Küçükkuyu minibüslerinden Zeytinevler durağında iniş şeklinde sonuçlanan bu güzergahı iyice ezberlediğimizi söyleyebilirim. Yaklaşık 30-40 yıldır yazları Altınoluk’u mekan tutmuş komşumuz Ahmet Hoca ‘dan (Ahmet Çolak Bey Sivas Cumhuriyet Üniversitesi öğretim üyeliğinden emekli değerli bir komşumuzdur.) çok daha farklı ve fazla güzergah zenginliği olduğunu duyunca onun mihmandarlığına kendimi teslim ederek yürüyüşlerimizi çeşitlendirmek ve bu çeşitliliği de bloguma aktarmak fikri birden beynimde filizlendi.
.
Ahmet hocanın yıllardır sabah saat 7.30 -8.30 arasında hiç sektirmeden bu yürüyüşlerini gerçekleştirmesine saygı ve hayranlık duydum. Yürüyüşlerin genelde Çanakkale- İzmir yoluna parelel -ki bu 9 Eylül caddesidir- ya da dikey olarak kaz dağları istikametinde gerçekleşeceğini, bu güzergahlar içinde tali yürüyüş rotalarının olabileceği bilgisini edindikten sonra ilk yürüyüşümüze 10 Haziran tarihinde başladık. Bu yürüyüşü Ahmet bey,Necati bey ve Ali bey ile birlikte dört kişilik bir grupla gerçekleştirdik adını da klasik yürüyüş olarak belirledik.
.
Evimizin hemen arkasında zeytinliklerin içinden Kaz dağlarına doğru uzanan toprak yolu her gördüğümde “Acaba bu yoldan içerilere doğru yürüsem nerelere kadar giderim” diye düşünürdüm. Ne tesadüf ki klasik yürüyüşümüz de tam bu yoldan başladı. Zeytin ağaçlarının arasından bazen patika gibi yollardan ilerlerken Ahmet hoca buradaki canlı türleri üzerinde bizi bilgilendiriyordu. Farklı ötüşü olan bir kuşun çalı bülbülü olduğu bilgisini de ondan aldım. Ayrıca kürdan otu denen ve kuruduğuna kürdan görevi görebilecek küçük dalcıkları olan bir çiçeğin de resmini çektim. Ali bey ile Necati bey her derde deva olarak bilinen kantaron otu toplamak üzere farklı bir güzergaha yöneldi. Biz de Altınoluk, Ahmet Taner Kışlalı stadının üst kısmından Doğanay market’e çıkarak turumuzu tamamladık.
.
Klasik turumuzun ertesi gününde ekibimize kışlarını Amerika’da, yazlarını Altınoluk’ta geçiren bir emekli olan İlhan bey de katıldı.Çıkış ve dönüş noktalarımız bir önceki gezinin aynısı olmakla birlikte daha küçük çaplı bir yürüyüş gerçekleştirdik. Önceki tura göre 15 dakika da kısa süren bu gezimizle ilgili olarak kılavuzumuz Ahmet bey ekibin yaş ve performans durumunun bunda etkili olduğunu söyledi. Bir bakıma “yavru klasik” yürüyüş de diyebiliriz bu geziye. Ayrıca gezi güzergahındaki kurumuş büyükbaş hayvan dışkılarını toplama (Ahmet bey’in bahçesine gübre olarak) işlevi de gezimizin bir parçası oldu. Çiçekleri ve gövdesi kuruyarak kahverengileşmiş bir bitkiyi Ahmet hoca bize “İlyas otu” olarak tanıttı. İlyas adlı bir arkadaşının uzun tıbbi tedaviye rağmen geçmeyen ishalini bu otla geçirdiği için ona bu adı verdiklerini de hemen ekledi. Literatürde mutlaka başka bir adının olabileceğini tahmin ettiğim bu bitkinin de resmini çekmeyi ihmal etmedim.
Yürüyüşlerde size eşlik eden köpek ile ilgili bilgi de alabilir miyiz acaba..
Bizim Ateş adını verdiğimiz kahverengi köpek sokağımızın köpeklerinden sadece birisi.Onu kimse sahiplenmiyor ama o herkesi sahipleniyor.Sabah 7.30 da yürüyüş grubuna her gün istisnasız katılıyor ve dönüşe kadar gruba refakat ediyor.