Bir Zamanlar

Of aman biz o zaman

Kim bilir acaba neydik?

Gökyüzünde kahraman,

Yeryüzünde ise serseriydik

Ne masallar süslerdi düşlerimizi

Hayal ve sevda denizinde

Bıkmadan  yol alırdık

Ve sonuçta nokta kadar

Sevgiye muhtaç kalırdık

Yuvaların yıkıldığı

Sabah mahmurluklarında

Yapamazdık yatağımızı,

Yumrukların sıkıldığı

Merdiven boşluklarında

Bağlayamazdık ayakkabımızı

Ama gel gör ki

Birden tanrıya kafa tutar

Uşaklardan duyduğumuzu

Ustalara satar

Her gün düzeni bozar

Ve her gün dünyayı

Yeniden kurardık

Of aman biz o zaman

Kim bilir acaba neydik?

Gökyüzünde kahraman,

Yeryüzünde ise serseriydik

Özlemek

Hanidir özledim

Şöyle bir göl kenarında

Ürkek bir kurbağanın

Birden suya atlayışını

Hanidir görmedim

Yorgun bir günün ardından

Kızıllaşmış güneşin

Yavaştan yavaştan batışını

Özlemez olur muyum hiç

İlk sevgiyle kalbin

Gümbür gümbür atışını

Ve ilk sevgilinin

Öylesine mahzun,

Öylesine mahcup

Kollarımda yatışını

Gide Gide

ve sonra

arkada bıraktıklarım

hayallerimin değişmezi,

hayatımın vazgeçilmezi

sevmek ne kelime

ve adeta taptığım

ama lakin ne kendimi

ne de derdimi anlatamadığım

biricik karım

artık eskisi gibi

doya doya kucaklayamadığım

oğullarım,çocuklarım

ne hoş olurdu

hayatın her anını

keyfini çıkararak yaşamak

ve yıllara

meydan okuyarak yaşlanmak

her halde çok zor olmalı

mevsimlik bir hevesten

ömürlük bir aşk yaratmak

25.03.2005/Necmi Mola

Belirsizlikler – Bilinmezlikler

konuşabilmeyi isterdim

olabildiğince

rahat ve ortadan

sus…yeter…kes…tamam…ların

duvarlarına çarpmadan

anlatabilmeyi isterdim

yani o tarifsiz anı

yüzünüze biraz gölge düştüğünde

bizim dünyamızın karardığını

bilinmesini isterdim

hayatın sadece

ya hep, ya hiçten

ve renklerin de

sadece siyah ve bayazdan

ibaret olmadığını

ve insanların da

ya bendensin ya da karşımdasın

şeklinde sınıflanmadığını

pek anlamak istemeyiz ama

herkes kendisinin yargıcıdır

ve de hep böyle olmalıdır

ve herkesin celladı kendi içindedir

ve herkes

kendi cehennemini

kendi yaratır.

08.03.2005/Necmi MOLA

Altın Öğütler

1- Beynine ve bedenine sahip ve hakim ol. Onları ihtiyacı olan şeylerden uzak tutma. Onların ihtiyacı olan ve onlara zarar veren şeylerden uzak dur. Aynı şeyi zamana ve mekana hakim olma ile ilgili olarak da söylenebilir.

2-Hesabını-kitabını iyi yap. Bilinmelidir ki hayat bügünden ve bugündekilerden ibaret değildir. İnsanların arzuladıkları kadar erteleyebildikleri ve vazgeçebildiklerinin de çok önemli olduğu unutulmamalıdır. Yine herkes bilir ki istek ve arzular sınırsızdır ama imkanlar sınırlıdır.

3-Hayatta sadece kendimizi iyi hissettiren şeyleri yapmamız kadar, başkalarının da kendisini iyi hissettirecek şeyler yapmamız gerektiği unutulmamalıdır.

Bize Dair

86 Temmuz’u ortası

İstanbula kavuşma coşkusu

Cağaloğlu yokuşu

Bolca egzos kokusu

Ve çiseleyen yağmur

Kafamda binbir düşünce

Ayrıca anlatılmaz

Bir gelecek korkusu

Atığı her adım

Bu yokuşun taşları gibi yorgundu

Ve yolun sonuna geldiğinde

Biraz solgun

Biraz da yorgundu

Omuzları öyle çökmüştü ki

Taşıyordu sanki

İstanbulun bütün yükünü

Ve gözleri öylesine dolmuştu ki

Yaşıyordu sanki İstanbulun bütün hüznünü

Bu yokuş

Kimleri yormamıştı ki ?

Ve kimler kimlerden

Akıl sormamıştı ki ?

Tanık ,sanık ,müşteki ifadesi

Ne diyordu  657 nin

Meşhur 125/A-a maddesi

Acaba hazırmıydı

Kasım ayı vergi iadesi

Nasıldı  şu malum müdürün

Kooperatif sözleşmesi

Ve de ayrıca

Dergiden alınan

Komisyon yüzdesi

Fon,ristrun,yedek akçe

Fiş fatura

Acaba varmıydı irsaliyesi

Ve işte orada

Yavaşlayan adımlar

Ve yaşlanan merdivenler

İşte karşıdaki büroda

Bizim memurlar

Hemen Şu tarafta

Fulya,Müzeyyen,Fatma,Türkan

Öte yanda ise

Satı,Nehir,Nuran

Ve yürekleri

Daktilo tuşları ile atan

Ve adeta

Kaderleri kağıtlara karışmış

Kimbilir kaç kez

Ve de kaç kişi ile küsmüş

Ve kaç kere barışmış

İşte onlar,

Bizim memurlar

İşte orada herkes

Her şeyi söylüyor

Aylık çalışma çizelgesi

Genelge teksiri,gizli sicil

Bitirme belgesi

Acaba hangisiydi söyleyen

Hangisi idi konuşan

Ve sanki hepsi birbiri ile yarışan

Fatma mıydı ?,Fulya mıydı,

Nuran mıydı, yoksa Satı mıydı?

Galiba birisiydi

Örnek 19 u istediydi

Fatmanın ise bambaşkaydı çilesi

Hemen herkese yetişiyor

Aylık çalışma çizelgesi

Yeni görev bölgesi

Ayrıca turne raporu

Ve herkesin yeni ev adresi

İzinden dönenler için göreve başlama yazısı

Ramazan bey için

Çocuk beyannamesi

Ve de cok acilmiş toplantı yazısı

Hemen karşıda

Muharrem beyin odası

O da  öylesine bakıyor

hiç eksilmeyen

Önemli bir konuğu ağırlıyor

Muzaffer beyin yine sert bir günü

Habire yağıp esiyor

Kimbilir hangi sebebten

Kimbilir kime

Hastir çekiyor

Ve başkanlar

Onlar bizim başkanlarımız

Adamışlar öylesine yüreğini

Son sürat yaşıyor

Ve sessizce yaşlanıyor

Hiç hissetmiyorlar

Günbe gün  tükendiğini

Ve artık iki binli  yıllar

Va dahası da var

Yani Münevver hanımlı yıllar

Zeki bey, Latif bey,Ahmet Koçibar

Ve de ilaveten

Erdinç Fırtına da var

Ve değişince devran

Katılınca Muzaffer Canıdemir

Tarifsiz bir acı ile

Sevinmeye dahi fırsat bulmadan

Geldi ilahi emir

Nasıl da değişiveriyor her şey

Daktilo sesleri yok artık

Elleri de kirlenmiyor  memurlarımızın

Eskimiş daktilo  şeritlerinden

Yeni sözcüklere de alıştık

Yeniden uyanırcasına rüyadan

Vizyon misyon data show power point

Word excel falan,filan

2004 şubatı

ve ondan sonrası

kabus dolu aylar

Onlar.bunlar,şunlar

Yine örnek  ondokuzlar

Öte yakada

Kumkapı artı,Eminönü artı,Üsküdar

Rezalet diz boyu,

Maskaralıksa gırtlağa kadar

Beri yakada ise

Çıkış kumkapı varış Bakırköy

Kurtarmaz hocam

Araya bir de Topkapı koy

Ve artık mesaj geldi yükseklerden

Malum yönetmelik,

ve meşhur 52.maddesi

Yani şu sekiz yıl meselesi

gitme vakti geldi deniyor kibarca

yoktur başka bahanesi

1986/2005  Necmi MOLA