Öğle yemeğini oğlumun önerisi üzerine onun çalıştığı işyerine yakın bir Hint lokantasında yemeye karar verdik. Şangay’da birçok ülke mutfaklarından lezzetler sunan lokantalara rastlamak mümkün. Bunlar hem birbiri ile hem de kendi aralarında bir rekabet içindeler. Yani Hint mutfağı olarak oldukça mütevazi ölçülerde hizmet verenler olduğu gibi yine aynı misyonla daha lüks hizmetler sunanlar da oluyormuş. Bu bilglleri de oğlumdan ve bizimle birlikte yemeğe katılan arkadaşı Evrenden aldım. Bizim gittiğimiz daha çok bizlerin esnaf lokantası olarak bildiğimiz tarza yakın ve özellikle öğlenleri uygun fiyatlı sabit menüler sunan bir lokanta imiş. Burada servis önce herkese kendilerine özgü soğuk bir çayın sunumu ile başlıyor. Daha sonra günün menüsü olan yemekler sunuluyor. O gün için salata, pilav, iki adet sulu yemek ve ekmekten oluşan menü biraz acısı ve baharatı fazla olmakla birlikte bizim damak tadına yakın gibi geldi bana. Ayrıca ekmeğin ve pilavın sınırsız olduğu da düşünüldüğünde son derece de doyurucu olduğu söylenebilir.
Yemek sonrası oğlum ve arkadaşı işe gidince biz de Nurayla yanımızdan hiç ayırmadığımız haritanın da yardımı ile çınar ağaçlarının gölgesinde yürümeye başladık. Bu yürüyüşümüz Yuyuan Caddesi ile Changshou Caddesi’nin kesiştiği yerde bulunan Zhongshan Park’a kadar sürdü. Burada hem biraz dinlenmek hem de yeşillikler arasında serinlemek istedik. Şangay’ın çeşitli yerlerinde bu tür nefes alıcı ve nefes açıcı yerlerin olması gerçekten çok sevindirici. Parkta hemen her yaştan ve her kesimden insanın gönlünce vakit geçirmekte olduğunu gördük. Bazı ağaçların gölgesinde emekli olduğunu düşündüğümüz yaşlıca bir grubun sohbetlerine, bir başka köşede öğrenci olduğunu tahmin ettiğimiz genç kız ve erkeklerin fısıldaşmalarına, biraz daha ileride verilen müzik eşliğinde insanların eşli veya tek başına dans etmelerine tanıklık ettik. Bir başka köşede de kağıt, dama, satranç ve şeklini ilk defa gördümüz taşlarla bilmediğimiz oyunları oynayan gruplar vardı. Oluşturulmuş göletteki deniz araçlarında ve lunapark alanında ise henüz kimseler yoktu. Alan içerisindeki küçük galeride açılmış olan fotoğraf sergisini ve saksafonu ile kendi müziğini yapan sanatçıyı da izledikten sonra farklı bir duraktan metroya binerek evimize döndük.