Daha önceki bölümlerde öğretmen okulunu bitirdiğimde 18 yaşını doldurmadığım için göreve başlayamadığım bu nedenle de yaklaşık bir yıl büyümem gerektiğini belirtmiştim.Gerçi o sıralarda mahkeme kararı ile yaş büyütmeler söz konusu idi ama ben ailenin ilk çocuğu olduğumdan böyle durumda doğum tarihi nikah tarihinin önüne geçiyor falan gibi sebeplerle bu yolu denememiştik.Gerçi daha sonra yapılan yasal …
Continue reading "BÜYÜME AYLARIM/ İNŞAATTA AMELELİK"
Son yıllarda adına şiddet dediğimiz olaydan bizim çocukluk ve okul yıllarında dayak, sopa gibi daha avam ifadelerle bahsediliyordu. Doğrusunu söylemek gerekirse ailede, okulda ve kışlada pek de yadırganmayan bir eğitim ve cezalandırma yöntemi idi. “Eti senin kemiği benim”, “Dayak cennetten çıkmadır”,”Öğretmenin vurduğu yerde gül biter”,”kızını dövmeyen dizini döver” “Dokuz nasihatten bir serencem iyidir”gibi anonim değerlendirmeler …
Continue reading "BENİM OKULLARIM / ŞİDDET"
Yurdun çeşitli yerlerinde yaklaşık beş yıl kadar ilkokul öğretmenliği yaptıktan sonra bir üst öğrenim görmek için şansımı denemek istedim. O zamanlar öğretmen okulunu bitirenler sadece kendi kulvarlarında yüksek öğretim yapma hakkına sahipti.Yani genel liselerin girdiği merkezi üniversite sınavlarına giremiyor, öğretmen yetiştiren yüksek okulların ayrıca açtığı sınavlarla bu okullara kabul ediliyorlardı.Lise mezunları ise hem merkezi sınavlara …
Continue reading "BENİM OKULLARIM / YÜKSEK OKUL"
Bütün küçük kasabalarda öylemidir bilmiyorum. Bizim kasabamızda (Tekirdağ/Muratlı) o zamanlar büyük bir çoğunluğun benimsediği bir ezber vardı. “İlkokulu bitirenler Kepirtepe Öğretmen okulunun, ortaokulu bitirenler de Edirne Öğretmen okulunun sınavlarını kazandıklarında hayatları kurtulmuş demektir.” Şeklinde ifade edilen bu tespitten hareketle girdiğim Edirne öğretmen okulunun yazılı ve mülakat sınavlarını kazanarak 1964 yılında bu okula kaydımı yaptırdım. Bu …
Continue reading "BENİM OKULLARIM / İLKÖĞRETMEN OKULU"
1961 yılında girip,1964 yılında mezun olduğum Muratlı ortaokulu Mithatpaşa İlkokulunun arada bir caddenin olduğu hemen karşısında idi.Oradan da en çok hatırladığım isimler Müdür Muammar Çağlar ,Müdürün eşi ve aynı zamanda başyardımcı Nuran Çağlar ile Resim öğretmeni Salih Baydemir’di. Zaten diğer bir çok öğretmen de kasabanın memuran takımından ve benim de mezun olduğum ilkokuldan geliyordu. Sabri,Münevver,Hüseyin …
Continue reading "BENİM OKULLARIM / ORTAOKUL"
1956 Eylül’ünün bir alaca karanlığında köyümüzden at arabası ile İlkokulu okuyacağım Muratlı kasabasına gelişimi hayal meyal hatırlıyorum. Eşyaların at arabasından henüz sıvası yapılmamış ve pencereleri olmayan iki gözlü kerpiç eve acele ile indirilişi,çamur rutubet kokan yapının pencerelerini hasırla kapatışımız ve yedi numara gaz lambasının aydınlığında yere serilmiş bulunan hasır üzerindeki yatakta sabahlayışımızla ilgili görüntüler beleğimde …
Continue reading "BENİM OKULLARIM / İLKOKUL"
Ve Büyük usta Körfez tuvaline zaman fırçasının darbeleriyle en akla gelmedik desenleri aksettirmede alışılmış hüneriyle – Dubleks teki Süleyman amca hiç görünmedi yaz boyunca karaciğerinden rahatsızmış ayrıca kalbi ve şekeri de varmış demek ölmüş ne yapalım ömrü bu kadarmış. – Mahallenin kedileri ne kadar yalnız ne kadar mahzun ne kadar da sahipsiz bu yaz Melek …
Continue reading "ZAMAN FIRÇASININ DARBELERİ"
Bilmem vefa bulur mu aşkım Diner mi gözümdeki yaşlar? Benim yaşamam onu gördüğüm, Onu sevdiğim gün başlar – Varsın haberi olmasın aşkımdan Hiç bilmesin sevdiğimi ne çıkar Benim yaşamam onu gördüğüm, Onu sevdiğim gün başlar Necmi MOLA Beykoz/Bozhane -1972
Düşünceler kaplar tüm benliğimi davetsiz misafir gibi düne,bu güne ve geleceğe dair vesair,vesair.vesair düşünceler – Düşünceler kah çatık bir kaş olursunuz yüzümde kah akmayan bir yaş olursunuz gözümde düşünceler,düşünceler ve ardından uykusuz geceler – Düşünceler kadehlerde teselli aşılmaz,anlaşılmaz dün, yaşanmamış bu gün anlatılmaz yarın olursunuz – Düşünceler ve de her sefer düşümdeki kabus dudağımdaki uçuk …
Continue reading "DÜŞÜNCELER"
Kırk yılın ardından kravatsız bir boyun ile hilesiz hurdasız bir oyun istiyorum. – Galata köprüsünde küçücük iskemleme oturarak ve yüzlerce oltanın arasına karışarak balık tutmak istiyorum – Birden kendimi bulmak istiyorum sahaflar çarşısında ve kaybolmak istiyorum tozlu kitaplar arasında – Namaza durmak istiyorum bir Cuma vakti Süleymaniye’de ya da Sultanahmet’te tarifsiz bir huşu içinde İstiklal …
Continue reading "NİÇİN EMEKLİ OLDUM"