İstanbul’un yaklaşık iki katı kadar sayıda insanın yaşadığı ve hergün nerdeyse milyonlarca insanın bir yerden bir yere taşındığı Şangay kentinde ulaşım ve trafik konusunda bir kaç cümle kurmadan geçersek haksızlık etmiş oluruz diye düşünüyorum. Bu kentte hiç trafik sorunu yaşanmıyor desek yanlış söylemiş oluruz. Gerçekten belli zamanlarda ve bölgelerde trafiğin ağırlaştığına bizzat şahit olduğumu söyleyebilirim. Ancak istisnai olarak yaşanan bu durumlar insanların zamanında işine gitmesine ve evine dönmesine engel teşkil edecek boyuta ulaşmış değil.
Bu kadar kalabalık insanın yaşadığı bu kentte trafiğin nispeten de olsa rahat olmasının temelinde yer altında ve yer üstünde işleyen toplu taşıma sisteminin yattığını hemen belirtmeliyim. Özellikle yer altındaki metro sistemi konusunda yapılan düzenlemeler her türlü takdire değer diye düşünüyorum. Şu anda Şangay’da birbiri ile bağlantılı herbiri kilometrelerce uzunluğunda 11 metro hattının bulunduğunu, toplam 434 km uzuluğundaki bu hattın her yıl daha da geliştirildiğini, 2020 yılına kadar 22ye çıkacak hatlarla birlikte hattın toplam uzunluğunun 877 km’yi bulacağı düşünüldüğünde Çinlilerin bu işi ne kadar ciddiye aldığını herhalde anlamak çok zor olmayacaktır.
Bir fikir verilmesi yada karşılaştırma yapılması bakımından “Acaba bu adamlar yer altındaki bu ulaşım ağına ne zaman başladılar, ya da ne kadar zamanda ne kadarını yaptılar” gibi sorular akla gelirse edindiğim bilgiye göre Şangay metrosu ile İstanbul metrosunun inşaatlarının hemen hemen aynı tarihlerde başladığını belirtirsem toplu taşıma konusunda yapılan tercihlerde ne kadar ısrarlı ve kararlı oldukları daha açık olarak ortaya çıkar sanırım. Metroda taşıma ücretleri elektronik kartlar ile ödeniyor. Binişte ve inişte okutulan kart seyahat edeceğiniz hattın uzunluğuna göre 3 RBMden başlayan(Bizdeki metrobüse getirilmek istenen sistem) miktarda parayı karttan tahsil ediyor
Çin’in bir çok kentinde olduğu gibi Şangay’da da bisiklet ve motorsikletin yediden yetmişe ulaşımda en çok tercih edilen araçlar arasında olduğunu söyleyebilirim. Trafik akışında diğer araçlar ile kıyaslandığında bu araçların sayıca daha fazla olduğunu tahmin ediyorum. Burada Amsterdamda olduğu gibi bütün yol güzergahlarında ayrı bisiklet yolu ya da park yerleri düzenlenmemiş olduğunu fark ettim.Bu araçlar da diğer araçlarla birlikte adeta kardeşçe ve sarmaş dolaş trafiğin içinde akıp gidiyor.
Kentteki trafik akışı içinde ticari taksilerin de önemli bir payı var kuşkusuz. İstanbulda sadece sarı renkte olan bu araçları burada beyaz, kırmızı, mavi, yeşil gibi renklerde görmeniz mümkün. Bu farklılığın sebebinin de araçların ayrı şirketlere ait olması olduğunu öğrendim. Bu araçlarda marka olarak da Volkswagen’in dışında bir markaya hiç rastlamadım. Fiyat olarak da geçen yıl 12 RMB ye açılan taksimetrenin bu yıl 14 RBM ye çıktığını, daha sonra da km başına 2.4RMB arttığını söyleyebilirim. Ancak açılış ücreti aynı zamanda 3 km’lik yolun karşılığı olduğu düşünüldüğünde bizim İstanbudakinden daha ucuza geldiğini tahmin edebilirsiniz. Bu arada taksiden inerken şoförün size vermek zorunda olduğu fişi de almanın yararlı olduğunu eklemeliyim. Bu hem bazı hukiki işer için hem de kaybolan, unutulan eşyanızın takibi için çok önemli. Aksi halde unuttuğunuz değerli eşyaların üzerine bir bardak soğuk su içmek zorunda kalabilirsiniz.
Tabi bu arada “Taksici her yerde taksicidir” değerlendirmesini doğrulayan tecrübeler de yaşanmıyor değil. Burada da zaman zaman taksiler belli zamanlarda belli güzergahlara trafik sıkışıklığı ya da başka nedenlerden dolayı gitmekte nazlandıklarını burada yaşayan oğlumdan öğrendim. Plakasını alıp şikayet etmesinin işe yarayıp yaramadığından tam da emin olmadığını da ekledi.
Bütün dünyada geçerli olan evrensel trafik kural ve işaretleri burada geçerli olmakla birlikte Çinlilerin bunlar ile ilgili bazı revizyonlar yaptığını da son söz olarak eklemekte yarar görüyorum. Geçtiğimiz yıl kırmızı, yeşil ve sarı olan tafik ışıklarının herbirinin altında kolunda kırmızı bir bant ve elinde bir bayrakla yetki ve pozisyonlarını bilemediğim her yaştan görevli kişileri gördüğümde çok şaşırmış ve bunun kuralların yerleşmesi için geçici bir uygulama olduğunu tahmin etmiştim.
Bir de yeşil ışıkta ve gerekse diğer durumlarda yayalara öncelik kuralına burada her zaman uyulduğunu söyleyeyemeyeceğim. Özellikle yayalar için yeşil ışık yandığında bu sırada araçlar için yanan kırmızı ışığın sadece direk giden veya sola dönmek isteyen araçları bağladığını gözlemledim. Sağa dönüşlerde yayaya yeşil ışık yanıyor olsa dahi önceliğin araçlarda olduğunu bilmenizde yarar var. Yoksa “Tamam bize yeşil yandı” diye düşünerek kontrolsuz olarak kendinizi yaya geçidine attığınızda dönüş yapan araçlarla kıucaklaşmanız her zanan için mümkün.